başlık tamamen alakasız. sadece bu gün bizi çok güldürdü. belki sonra anlatırım.
uyku? gözümüzü kapatıyoruz ve beynimizin içinde çok çılgın şeyler olmasına izin veriyoruz. sabahında da yeni bir güne başlamaya yetecek enerjiyle uyanıyoruz. peki, uykusuzluk? gözlerimizi kapatıyoruz ve zaten beynimizin içinde yeteri kadar çılgın şey olduğu için daha fazlasına izin vermiyoruz ve uyuyamıyoruz. hayır hayır öyle değil.
uyku? gözlerimizi kapatıyoruz ve dünyanın çılgınlığından kurtulup beynimize saklanıyoruz. sabah da bilirsin işte... uykusuzluk? beynimizin içinde hiç huzur yoksa ve gördüğümüz rüyalar yaklaşık 2 saatlik ve molasız hollywood filmlerini aratmıyorsa, daha fazla uyumayı reddediyoruz.
anlayacağınız BU KONUDA HİÇ BİR FİKRİM YOK! bazen kendimi uyandırmıyorum. tüm gün başımın ağrıyacağını bile bile rüyada kalmak için zorluyorum kendimi. freud bok yesin onu dinlemeyip rüyalarımı yazsaydım ne yaptığını anlamadığınız ünlü bir senarist olacaktım. antidepresanlar da freud'a katılabilirler.
uykusuzluğun en sıkıcı yanı beynin süper çalışsa da vücudundan tam verim alamamak. gözlerin yanar kitap okuyamazsın, kolların ağırlaşır herhangi bir iş yapamazsın, bacakların yürümek için olduklarını unutur. bence tüm bunların bir sebebi var. beynimiz bize uyuma düşün demek istiyor. bedenine de öyle sinyaller gönderiyor "hey hey sen hadi hepiniz yorgun davranın sadece ben çalışacağım." -geçen yazımda da beyne yüklenmiştim dimi- böylece tüm enerjiyi kendine saklıyor piç.
bu saçmalığı buraya kadar takip ettiyseniz sizin de uyku sorununuz olabilir. ama asıl sorun "günde şu kadar saat uyunmalı aman efendim uyku çok önemli" diye konuşan bilim insanlarının bizi uyutmaya çalışıyor olması da olabilir. bence siz de uyumasanız kendimi bu kadar yalnız hissetmeyeceğim. ama lütfen karşıma gece geç vakitlere kadar oturup sonra öğlene kadar uyumalarla gelmeyin.
başlık ön sevişmeyle ilgiliydi.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder