parçaları topladım, yatağın altından masanın üstünden ve pencerenin önünden. büyüyünce görünmez olacağıma yemin ettiğimi hatırladım ve katlamadan kaldırdığım fazlalıkları yer tutmasın diye yaktım. görünmez olduğumda yaşayacağım yalnızlığı hayal ettim. bir kez daha kırıldı hayallerim. çalıntı hayatların bir parçası olmamak için yaptığım tüm anlaşmaları fes ettim ve limana geri döndüm. kimse uyanmadan adaların bir tarafını karaya geri bağladım. çıkarmadığım çoraplarımı geri giydim. televizyon kumandasının pillerini çıkardım ve tüm kelimeleri ağzıma geri tıktım.
hepsi için özür dilerim, benim kim olduğumu bilmiyorsun ama ben yine de özür dilerim. tüm bunlar olana kadar yaptığım ve yapmadığım her şey için. hak etmedin biliyorum. kumandanın pillerinin takılı olmasını, kırılan hayalleri ve çalıntı hayatları hak etmedin. iyi bir hayatı ve akıllı insanları bekledin, beklemekten yorulduğunda her şey için ne kadar geç olduğunu düşündün belki de. bunları söyleyecek kişi ben değilim evet ama sabredemedim. dünyanın en sabırsız insanıyım, tabi sen bilmiyorsun bunu.
dün gece ve bu sabah yağmur yağdı. yağmurlu havalar -bilir misin bilmem- ne olursa olsun ruhuma iyi geliyor. bak işte böyle cümleler kurduğum bir yazıya dönüştü bu. bu noktadan sonra ruh nedir diye sormuyor musun sen de? veya ruhu oluşturan şey nedir diye. (bundan sonra bir şarkıya ihtiyacımız var http://www.youtube.com/watch?v=g132K0bIcGg)
buraya daha önce çok geldim dediğim bir yer var ruhumun içinde. bulmak için hala haritaya bakmam gerekiyor çünkü daha önce hiç yalnız gitmedim oraya. güvendiğiniz biri sizi bir yere götürüyorsa yollara dikkat etmezsiniz, yolculuk ediyor olmak yeterlidir. üstelik güvendiğiniz biriyle yolculuk ediyorsanız hissettiğiniz şeyin ne olduğundan emin olana kadar varmış oluyorsunuz. orayı haritada işaretlediğime de eminim aslında ama yine de yalnız gitmeye korkuyor insan.
sonra yine yağmur bitiyor yine güneş vuruyor yüzüne ve uzun bir yoldan yeni gelmiş gibi buruk oluyor için, o tanıdık koku geliyor yine. yorulmana gerek yok. inan yorulmaya hiç gerek yok.