26 Temmuz 2014 Cumartesi

a perfect day for bananafish

   selam çocuklar, temmuz sonu 2014 istanbuldan yazıyorum. saatlerdir zeki müren dinliyorum ve şarkıların isimleri şu şekilde; sûznâk sengin semai şarkı, kürdilihicazâr aksak şarkı, hicazkâr aksak şarkı, nihavend curcuna şarkı... müzik muazzam bir şey bunun üzerine diyecek başka bir şeyim yok.

   son günlerde hayat kalitemi sıfıra indiren aşırı sıcak bir hava var ve ben her an bir tekneyle dünya turuna çıkma kararı verebilirim. işte bu yüzden tam salinger okumalık zamanlar. yarın çavdar tarlasından çocuklarları gülhane parkına götürürüm belki.

   tırnaklarımı küt törpülüyorum fakat ellerim çirkin olduğundan bunun pek bir anlamı yok. ellerimin çirkin olduğunu unutturacak bir şeye ihtiyacım var, tekneyle dünya gezmek gibi. kafam o kadar boş ki gözlerim yaşarıyor. çocukları çavdar tarlasına geri yolladıktan sonra gidip yanlış bir iki karar mı versem? ürünlerin üzerine fotoğrafımı bastığım bir hazır yemek işine girmek gibi mesela.

   uzun zamandır blog yazmak yerine tweet attığım için tek cümlelik ifade edebiliyorum kendimi. zaten anlam bütünlüğüm de yok. öyle ki ne yaşadığım bir şehir ne okuduğum bir okul ne çalıştığım bir iş ne sevdiğim bir adam ne takip ettiğim bir yayın var. iyi bir romanın sadece çok sevenleri tarafından hatırlanacak silik bir karakteri olmalıyım. fakat gözüm seymour'un yerinde.