1 Temmuz 2013 Pazartesi

güneşin yaktığı teninde kaybolan gidişlerin
umutsuzluğun sesi öyle yumuşak ki
paketlenmiş anılar zamansız yırtılıyor zihnimde
heykellerin yıkılıyor caddelere ismini veriyorum
kıyılara, koylara, berrak mavi denize ve hayal edemediğim okyanus derinliklerine
aklımın götüremediği kalbimin olduğu yerlere
olduğum yerden olmadığın yerlere
atılan her adımda zamanın geçişi kadar acımasız
zalim değil kurallara uyuyor
benim gibilerin uyamayacağı kurallara
titreyerek, ayak parmaklarını reddederek, avuçlarını kanatarak
kanepe minderlerinin altında, uyanamadığım kabuslarımda
zor değil boğulur gibi nefes almak
almıyorum çünkü
görünmez mor bir ışık, sadece hissedebiliyorum
yılların değiştirmediği ve herkesin bildiği gibi
şimdi
şimdi
şimdi

çılgına dönüp defalarca kendini bodrum katından kaldırıma atanlar
hayatın bodrum katında ölüm yok
merdivenleri çıkarak gidemezsin
düşersin, itilirsin, yuvarlanırsın