6 Ocak 2013 Pazar

çekmece karanlığı

   düşününce, insan en çok ne yapacağını bilmediği zamanlar her şeyi bırakıp gitmek istiyor. zincirleme bir şey bu, bulunduğum yere de sebebini hatırlamadığım bir bilmezlikden geldim. bundan sonra gideceğim yere de neden geldiğimi hatırlamayacağım. yalnız gitmeye korksam da gitmem gerekiyor. başka bir yere, dilini ve iklimini bilmediğim bir yere gitmem gerekiyor. tüm başlangıçlar böyledir zaten, bir şey bitmiştir ve sen nerede olduğunu bilmezsin. ( https://www.youtube.com/watch?v=KNJYBOj7Cfc )
   şimdi ellerim gözlerimi yakıyor, hava gözlerimi yakıyor, yazılar okunmaz hale geliyor. korkuyorum tek damla göz yaşı tüm mürekkebi dağıtmaya yetiyor ve her şey okunmaz hale geliyor. görünmez oluyor. dokunamadığın şey dokunulmaz oluyor. duyduklarım zaten aklımdan geçenler, çok fazla konuşmaya gerek yok. tüm insanlık adına üzülecek kadar ince düşünmeye gerek yok, insan olmaya hatta iyi olmaya gerek yok, kendimizi kandırmaya gerek yok.
   hem günleri birbirine bağlamayalım. onlar yollarına devam etsin biz burada kalalım. ışıksız sabahlarda çay demlemek gibi, bir şey için değil biri için. en fazla uyanmak için olabilir. uyandım; günaydın ve iyi uykular.
   iyi olmak insanların seni tanımasını engellemenin en iyi yoluymuş gerçekten. hak etmeyen insanların haksızlık yapmak için kullanacakları bir  duvar. duvar atlayamayacağın kadar yüksek ve sen tırmanamayacak kadar yorgunsun. otur! duvarın dibinde bir yabancı ölünü bulana kadar otur.
   her an değişen sorular ve milyonlarca kelimenin aklımdan geçmesinden uzaklaşmak çok zor. üstelik kindar da bir insan değilim, durum buyken neyi toparlayabilirim? şimdi aynı yerde yine aynı boşluğa bakıyorum ama bu sefer o da bana bakıyor. ve sizin gibi sahtekar rol yapan insanlar yüzünden kaybediyoruz biz hep. sizin yaşadıklarınız normalken biz ruh hastası oluyoruz. hanginiz gerçekten umursuyorsunuz ki?

   and we're too young to see