4 Aralık 2012 Salı

baş ağrısı

   gözlerim yanıyor. bazen insan aklından geçenleri ne kadar yapmak istese de yapamıyor, imla kurallarına uymak gibi bir şey bu. kimi zaman hep siyah giymek istersin ya, hani eminim senin de aklından geçmiştir işte onun gibi, ekmeğe zam gelmesi ama gramajının artması gibi, kum yığınından bir kum tanesi eksilse de kum yığınının kum yığını olmaya devam etmesi gibi, anaerkil yunus sürüleri gibi, sigara paketlerinin fotoğraflı yüzünü görmek istememem gibi. çok mu anlamsız geldi sana bunlar? önemli değil. çünkü bazı sabahlar uyandığımda nerede olduğumu hatırlamam biraz zaman alıyor. zaten demişlerdi bunu bana ama ben söylenenlere inanmam, kafamın içindekiler daha gerçek geliyor.
   bazen gözlerimin yanma sebebi görmek istememeleri oluyor, çünkü bazen yaşanmayan şeyleri gördüğüme yemin edebilecek kadar başka evrenleri paylaşıyoruz gözlerimle. ve bazen herhangi bir sistemde herhangi bir değeri olmayan bir ağırlık çöküyor kalbime ki bunu anlatmak için yeni bir matematik sistemi kurmak lazım. kuramaz mıyım? kesin kurarım...
   en son görüştüğümüzde insanlar o kadar gereksiz geldi ki bana inan kendimden utandım, ben böyle şeyleri bu kadar büyütmezdim. peki hiç üç sayısı üzerine düşündünüz mü? veya ne kadar az kitap okuduğunuz üzerine? nedir bu şimdi ağlatacak mısınız beni? üstelik iyi bir insan olduğuma inancım kalmadı. sabahları uyandığımda nerede olduğumu bildiğim zamanlar da kim olduğumu düşünürüm bir süre. sonra bütün gün, sonra bütün yaz sonra bütün kış ve bir hayat böyle geçecek. yine de bir takım hayallerin gerçek olması için bir takım insanların yoo bir insanın gerçek olması lazım.
   gerçek dediğimiz şeyi kendi kafamızdan geçirip kendi gerçeğimiz yapmıyor muyuz? benim gerçeğim senin gerçeğinle ne kadar örtüşür ki?

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder